Her insan, hayatında engellere takılmadan yürümek
ister. Kimse, zorluklara karşı direnme gücü bulmaz kendinde. Ta ki, sorunlar
başa gelinceye kadar. Hayat, mükemmeli sunmaz; hep bir pürüz bırakır, uğrunda
mücadele verebilmemiz için. Hayatımızda her şey mükemmel olsaydı, her istediğimizi
anında elde etseydik ne değeri kalırdı? Başarı uğruna bir hevesle ve gayretle tırmandığımız o merdivenler, arzularımıza karşı 'sabır' dedirtmeyi öğretti bize. İste, sabret, çabala ve başar. En büyük başarılarımızı da çoğu kez pes etme
noktasına geldiğimiz sancılı günlerin ardından kazandık. Tam da, “Olmuyor, şans bana gülmüyor.” dediğimiz anda geldi kapımıza,
beklediğimiz arzularımız. Bir de hep deriz ya: “Şu isteğim olsun,
her şey yoluna girecek.” Gerçekten yoluna giriyor mu arzularımız gerçekleşince?
Her arzu; bir sorumluluğu, bir sorunu daha doğurmaz mı? Her adım, aslında her
mücadelenin ardımızda kalışı ve bir yenisinin başlangıcı değil mi?
Hayat, tümüyle bir mücadele ve koşturmacadan ibaret. Bir hediye paketi düşün. İçindekine ulaşmak için kurdelesinden tut, ambalajına kadar özenle sıyırman gerekir. Arzularına ulaşmaya
çalışmak da böyledir. İçindekine ulaştığında, anlamlandırmaya çalışırsın. Hevesle bakıp incelendiğinde, nasıl kullanabilirim diye düşünceler sarar etrafını. İşte, arzuna kavuştuğunda da hayatınla özdeşleştirmeye
çalışırsın, puzzle parçalarını tamamlama gayretine girişirsin. Ardından
korkuların başlar. “Acaba bu başarım
daim olabilir mi?” derken farklı arzuların oluşuyor. Bu başarının üzerine
farklı arzular koyarak, onu tamamlamaya çalışırsın. Tıpkı bir evin inşaatı
gibi... Evinin temelini sağlamlaştırdıktan sonra, üzerine kat çıkmaya
başlarsın, her şey o kadar planlı olmalı ki herhangi bir hasara karşı
yıkılmamalı ve temeli çökmemeli.
Sürekli bir hayat mücadelesi sürüp gidiyor. Biz
de, hayatın içinde yol alıyoruz. Bunca zaman; üniversite, iş hayatı, evlilik
derken hepsini 'hayatın zorluklarından sıyrılma
adımları' olarak düşündük. Çoğu zaman hepsini, birer kaçış olarak gördük. Bir
adım daha atsak rahatlayacağız gibi geldi; ama her adım daha büyük bir
sorumluluğu da beraberinde getirdi. Fakat ne arzularımızdan vazgeçebildik ne de
uğrunda mücadele etmekten. Hayatın akışını kaptırdık kendimizi ve kurallarına göre oynadık. İnancımız daimi olsun!